Arda, Ruhr bölgesinin yerlisi, Türk göçmeni bir ailenin çocuğu, ablasının koruduğu bir erkek kardeş, babasız büyüyor, bekar annesi McDonalds'ta çalışıyor ve alkolik. Arda ot içiyor, hayatın başlamasını bekliyor ama şimdiden edebiyat okuyup bir gün hikâyesini satmanın hayalini kuruyor. Arkadaşları ona gülerler, hızla kaçan ve hapse girme olasılıkları daha yüksek olan önceden belirlenmiş yola girerler.
Birkaç yıl sonra Arda, kendisini Berlin'deki üniversitede, tiyatroda yan bakışını fark edince düşünceli bir şekilde bıyıklarını buran şımarık patates çocukların arasında bulur. Arda nereye gittiğini merak eder, yalnızlık dalgasına yenik düşer, tuhaflık krizi geçirir, daire testerenin beynine saplandığını hisseder, tuvalete koşar ve kusar.
Birkaç yıl sonra Arda, kendisini Berlin'deki üniversitede, tiyatroda yan bakışını fark edince düşünceli bir şekilde bıyıklarını buran şımarık patates çocukların arasında bulur. Arda nereye gittiğini merak eder, yalnızlık dalgasına yenik düşer, tuhaflık krizi geçirir, daire testerenin beynine saplandığını hisseder, tuvalete koşar ve kusar.